Geçenlerde bir arkadaşımın başından geçmesi ve geçen yazımda yeri gelmişken yazacağım dediğim bir konu.
Bir meslektaşım İstanbul’da danışmanlığını yaptığı bir markaya bir tasarım hazırlıyor ve müşterisine sunum yapıyor. Firmanın sorumlu müdürü hanımefendi ‘özür dilerim ama tasarımlarınız çok zayıf’ diyor. Arkadaşımın bu olay karşısında yaptığını anlatmadan önce, bu cümlenin üzerinde biraz durmak istiyorum. ‘Tasarımlarınız çok zayıf’ ne demek?
-İstediğimiz mesajı verememişsiniz.
-Tasarımda bir bütünlük yok ya da düzensiz.
-İstediğimiz ya da kurumsal renklerimiz, konseptimiz vs. bu değil.
-Kullandığınız görsellerin çözünürlüğü kötü ya da mesaja uymamış.
-Kopya bir tasarım, herkes böyle tasarımlar yapıyor.
Yukarıda saydığım ve daha onlarca cümleyle tasarımı beğenmediğinizi ya da daha iyi bir tasarım beklediğinizi somut bir eleştiriyle iletebilirsiniz. Ama, ‘Tasarımlarınız çok zayıf’ demek, aslında biraz ‘Ben ne istediğimi bilmiyorum’ demek. Ne istediğini bilmemekte de sorun yok. Çünkü; reklam ajansı nıza ‘bana bir şeyler hazırlayıp getirin’ deme hakkınız var. Burada gözden kaçmaması gereken şey; beklentide olanla, hazırlık yapacak olan kişilerin düşünceleri arasında milyonlarca çakışmayacak konsept olduğu gerçeği.
Gelelim bu cümle karşısında arkadaşımın yaptığı harekete; daha önce hazırlanmış ve neredeyse acemi grafiker elinden çıkmış tasarımlara, yan tarafına meşhur bir Ulusal Reklam reklam ajansı nın adını yazıyor ve tek tek başka firmaların yetkililerine gösteriyor. Yüzde doksanı, ‘Adamlar ne reklam yapmış’ kabilinden sözlerle karşılık alıyor! Son olarak ‘tasarımlarınız çok zayıf’ diyen sorumlu müdür hanımefendiye, çok acemice ve eksik bir tasarımı yine yanında Ulusal Reklam Ajansı logosuyla sunuyor ve ‘bu ajans sizin sektörle ilgili böyle bir tasarım yapmış’ diyor. Hanımefendi ‘Hah işte tam istediğim gibi bir çalışma’ diyor. Arkadaşım da teşekkür edip müsaade istiyor.
Bu bölümü okuyan hemen her yerel ajans(özel de Adana Reklam Ajansı), bu ve benzeri bir durumla karşılaşmıştır sanırım. Reklam Ajansı çalıştığı firma için, samimiyetle bir şeyler yapmaya çalışıyorsa, o firmanın yetkilisi de kampanya-imaj-duyuru reklamı için kafasında ya da notlarında bir şablon varsa, ortaya kaliteli işler çıkacağını düşünüyorum. Kişisel tarihimde, ‘siz bir şeyler yapın getirin’ denilip, arşivde bekleyen yüzlerce işle dolu. Reklam Ajansları baskı-mecra kiralama-montaj vs. İşlerden değil, tasarım ve aracılık hizmetlerinden para kazanırlar. ‘Siz bize bir şeyler hazırlayıp getirin’ deyip sonra kestirip atmak, bir marketten çikolata isteyip ‘yedikten sonra beğenirsem ödeme yaparım’ deyip, sonra da ‘beğenmedim’ diyerek çıkmakla neredeyse aynı şey.
Aklıma, Mandıra Filozofu İstanbul filminde, iş başvurusu yapan ana karakterin, insan kaynakları(bu tanımın ne olduğunu hala anlayabilmiş değilim) müdürünün ‘iş tecrübeniz var mı?’ sorusuna, ‘tecrübesi olmayan birini işe almazsanız nasıl tecrübe kazanacak?’ sorusu geldi!